Daisypath Happy Birthday tickers

24 Aralık 2007 Pazartesi

Üçüncü Diş Göründü

Aşkımın üçüncü dişi bayramda göründü. Üstteki dişler birbiri ardına çıkacak gibi duruyor.

Sevgilimle öyle güzel bir bayram geçirdik ki. Dipdibeydik, hiç ayrılmadık.


Zaten sanıyoruz bu sebepten bugün biraz huysuzmuş aşkım. Ağlamış, sızlanmış.

Ayrıca bayramda bol bol Damla'yı da sevdik. Büyüdü Damlamız, abla oldu artık.

Yeni gelişmeleri ve fotoğrafları sonra ekleyeceğim. Ancak bugün önemli bir haber aldım. Böcük'ün karısı Pınar iki aylık hamileymiş. Şimdiden tebrik ederiz :)

Arda'nın arkadaşları her geçen gün çoğalıyor, yaşasıııınnnn!!

14 Aralık 2007 Cuma

İyi haftasonları!!!

Benim tatlı BONUS KAFA oğlum. Dün sabah yeni bakıcısı Şadiş hanımın atkısıyla bana poz verdi yakışıklım...

Ben haftasonumu tatlı Ardişkomla geçireceğim için çok mutluyum. Belki Damlişko hanım da bize gelecek.
Herkese sevdikleriyle mutlu bir haftasonu dilerim.

12 Aralık 2007 Çarşamba

Melek suratlım

Bu hafta bakıcısı değişti Arda bebeğin. Serpil hanım gitti. Sadiş hanım geldi. Ardam biraz yadırgadı elbet. Umarım hızla alışır Şadiş hanıma.




Melek yüzlüm dışarı çıkarken şapka giymeyi alışkanlık haline getirdi. Damla ablasının şapkası da bir başka yakışıyor bizimkine...
Bir de gerçekten melek gibi uyuyor oğlum. Kıvırcık saçlı oldu iyiden iyiye...


Gelelim haftanın iyi haberlerine:
- Yılbaşı yaklaşıyor, yılbaşı ağacı kurduk. Bu resimdeki ağaç annanenin evindeki ağaç. Arda hepsini çok seviyor. Renkli, ışıl ışıl. Hepsi tam Ardalık.
- Arkadaşlarımızdan bazıları hamile. Yeni öğrendik. Gülşah 4 aylık, Sezin 1 aylık. Çok mutluyuz ve buradan tekrar tebrik ediyoruz her iki aileyi de. Aramıza hoş geldiniz :) Yaşasın uykusuz geceler :)

5 Aralık 2007 Çarşamba

Haftasonu Kankacımın evine gittik. Öyle iyi geldi ki Kankamı görmek!..

Kankacım lütfen daha sık görüşelim...


Ardişko orada kah gezindi, kah bağırdı. Kankamı sevmiş gibi davrandı. Ee tabii yeni yeni insanları tanımaya başlıyor bizimki...

Bir de ayakta annanesinin evinde ayva yiyişi vardı ki. Ne çok sevdi ayvayı burada kelimelerle anlatamam...

Gelelim İLK'lerimize:

- Ayakta hiçbir yere tutunmadan TAY duruşu yapabiliyor artık Ardişkomuz. Pek sık yapamıyor, acemi bu konuda. Ancak hızla ilerleyeceğini düşünüyoruz.
- Ellerine çok daha hakim. El sallama, el çırpma, tel sarar, objeleri bir elden diğerine geçirme gibi...
- İnsan yadırgamaya başladı. Başka bir değişle kendisine yakın kişileri daha fazla tanımaya başladı. Akşamları eve döndüğümüzde sevinçle kucağımıza atlıyor.

27 Kasım 2007 Salı

Küçük Ayıcık

Ona yeni bir ayıcıklı şapka aldım. Çok yakıştı tabii benim yakışıklı oğluma. Damla ablası da istedi aynısından. Ona da aldım bir tane...




Sahilde yürürken bir de baktık ki haftasonu, yakışıklı Türker Ertürk ve Dalya'sı karşıdan bize doğru yaklaşıyor. Çok hoş oldu onları görmemiz. Özlemişiz arkadaşlarımızı... Zaten eskisi gibi kimseyle görüşemez olduk bu aralar.







Hava çok güzel olmasının yanı sıra bir o kadar iç titreticiydi. Bakmayın güneşli görünmesine...

23 Kasım 2007 Cuma

Kahvaltı Keyfi


Dişler bizi zorlamaya devam ediyor. Uykusuz geceler çoğalıyor. Ama Arda'nın tatlılığı da hızla artıyor.


Sabah güzel uyudu benim aşkım. Uyandığında da Serpil teyzesini görüp bir neşelendi ki. Akşam ki Huysuz Virjin gitmiş, yerine Pamuk Şeker gelmişti...



İşte kahvaltı ederken Arda halleri...











21 Kasım 2007 Çarşamba

Haftasonu Anadolu Kavağı

Arda ve Damla'nın ilişkisi her geçen gün ilginçleşiyor.

Damla Arda'yı hem çok seviyor, hem de zaman zaman iktidarını elinden kaçırmanın şaşkınlığını yaşıyor.

Sabah gördüğünde bir sevinç Arda'ya koşup sarılıyor, öpüyor, bir daha sarılıyor. Ardından bir çığlık duyuyoruz: " Arda, dit, dit!!".

Hal böyle olunca Arda zaman zaman Damla'yı uzaktan görüp ağlıyor :)

Öyle tatlılar ve öyle komikler ki...




14 Kasım 2007 Çarşamba

Seda Ablasına Özel

Efendim dün gece misafirlerimiz vardı. Daha doğrusu Arda'nın misafirleri vardı. Seda, Ozan, Selin ve Onur. Ancak Arda erken uyuduğu için görüşemediler. Halbuki 1 saat kadar daha otursalar Arda ile karşılaşacaklardı. Çünkü dün gece Arda o kadar az uyudu ki. Sabaha karşı saat 4'te de bir uyandı, pir uyandı.


Arda'yı görmek isteyenlere buradan duyurmak isterim, bize sabaha karşı gelin. Hem Arda'yı sever, hem de bizim azıcık uyuyabilmemize yardımcı olursunuz :)

Sedacım, kucağında bir Galatasaraylı ile ne kadar güzel göründüğünün farkında mısın? Darısı başınıza...



Bu arada aşkım sabah çok tatlıydı. Diş yüzünden husursuz ama Ferda teyzesinin hediye ettiği balıkla öyle güzel oynuyor ki. Baksanıza hallerine, bol likitli bir birliktelikleri var: Arda giderek sümüklü böcek olma yolunda ilerliyor.

Salyalı Böceğim benim...

6 Kasım 2007 Salı

Haftasonumuz

Cumartesi günü Arda bey Suat beyi ziyarete gitti. O kadar iyi oldu ki bizler için de. Aylar sonra arkadaşlarımızla buluşup sosyalleşebildik.

Suat öyle büyümüş ki! Arda'nın yanında kocaman ağabey edasıyla duruyordu. Bizimki zaten malum, salyadan geçilmiyor, ne bulsa ısırıyor. Minicik dişinin ucunu her yere gerçirmeye çalışıyor.

Sezenlere giderken Arda'yı erkek gibi giydirdik. Gri jeans pantalon, üzerine baklavalı sweet-shirt, adidas pabuçlar. Bizimki birden birkaç yaş büyük göründü gözüme. Ancak ilerleyen saatlerde tükürükle ıslanan üstünü değiştirmek ve daha rahat kıyafetlere geçmek zorunda kaldık.



















Mecolar sayesinde ilk ve tek düzgün çekirdek aile fotoğrafımız oldu nihayet. Hep Arda'yı fotoğraflamaktan düzgün bir "üçümüz" fotoğrafı çekemez olmuştuk. Cumartesi akşamı bunu da çözmüş olduk.








Pazartesi akşamı eve geldiğimde ise öyle bir manzara beni bekliyordu ki. Sanki Arda büyümüşte 4-5 yaşına gelmiş. Salonun ortasında oturmuş, oyuncaklarıyla oynuyor, hem de tek başına. Beni kapıda gördü. Güldü. Oynamaya devam etti. Peki ben ne yaptım? Hemen gıdıya bir dalış ve salyalı gıdıyı bol bol öpücüğe boğdum.


2 Kasım 2007 Cuma

İlk Diş Göründü

Nihayet alttan iki dişin iğne ucu benzeri sivri ve minik parçaları bugün elime geldi. Parmaklarımı ısırırken bir de baktım ki alt dişler çıkmak için gerekli atağı yapmaya çoktan başlamışlar.








































25 Ekim 2007 Perşembe

Hoşgeldiniz !!!

Dünya tatlısı Cansu ve Mahmut'un dünya tatlısı ikizleri Alisa ve Atlas dün dünyaya geldiler. Ben en çok Arda'nın bu kadar güzel bir ailenin bebekleri ile arkadaş olma şansı yakalamasına seviniyorum.

Hem Mahmut'u hem Cansu'yu çok tebrik ediyoruz. Alisa ve Atlas'a nice nice uzun ve sağlıklı seneler...


İyi ki doğdular... Hepinizi çok seviyoruz...

22 Ekim 2007 Pazartesi

Yürümeye Beş Kala

Haftasonunu biraz mecburiyet ve bolca mutluluk içinde annanenin evinde geçirdik. Damla ablamız Ankara'da babasını ziyaret ediyordu. Biz de fırsattan istifade yüksek sesli dede ve annanenin yanında kaldık. Nispeten sakin bir haftasonu oldu bizim için.

Ardişko elinden tuttuğumuzda yürümek için çok çaba sarfediyordu zaten. Ancak henüz kol kasları fazla güçlü olmadığı için kısa süreli ayakta durmalar ve sıralamalar yaşıyorduk. Pazar gecesi ise toplanan çamaşırların üst üste yığıldığı çamaşır sepetine tutunarak ilk kez kendi kendine ayağa kalktı benim bir tanem. Fotoğrafını çekemedik. Videosu var, ama videodan fotoğraf alabilirsem buraya ekleyeceğim. Çok çaba sarfetti ayağa kalkmak ve durabilmek için. ayakları kaydı, tekrar kalktı, biraz bağırdı. Biz babasıyla çok eğlendik tabi bu duruma. Yürüdüğünde peşinden koşmak çok zor olacak eminim. Şimdiden çekmeceleri açıp kapamaya başladı bizimkisi :)


Onu çok seviyoruz... Özledim keratayı...

16 Ekim 2007 Salı

Boyut'ta Bayram

Arife günü Boyut'a gerçekleştirilen ziyaretle birlikte Boyut'un nasıl şenlendiğini burada anlatmayacağım. Berk ve Arda'nın nasıl objektife baktığını görüyorsunuz. Bu küçük adamlar birbirinden tatlı, birbirinden güzel kokulular. Kucaklarında Nilgün hanımın hediyeleri ile öyle sempatiklerdi ki... Şirketin hangi katına gitseler çığlıklar yükseldi. İzdiham yaşandı da denebilir.

Yandaki fotoğrafta görülen masa aslında Genel Müdürümüz Sevgili Nilgün Özükan'ın masası. Çocukların istilasıyla birlikte masa kimliğini kaybederek bir süreliğinde de olsa oyun masasına dönüştü. Aslında oynayanlar çocuklar mı, büyükler mi belli değil.







Bayramın ilk günü yapılan ziyaret ise ayrıca anlamlı oldu bizim için. Bakar mısınız üç nesil erkek nasıl tatlı, nasıl yakışıklılar. Her biri kendi yaş grubunun gözdesi de denebilir. Hepsinin mutluluğu gözlerinden okunuyor. Arda o gün Erdoğan dedesine o kadar çok gülümsedi ki. Dedeyi çok özlediği her halinden belliydi.





Bir başka önemli bayram ziyareti de bayramın ikinci günü gerçekleştirdiğimiz Büyük Teyzeler ziyaretiydi. Ruhan teyzem aynı babaanneme benzedi. Babaannem Damla ve Arda'nın dünyaya geleceğini bilse ne yapar eder biraz daha yaşardı, bundan eminim.









Bayram süresince Damla ile birlikte olmak ayrı bir keyifti. Bu kıza ailecek aşığız. Zorla da olsa verilen bu pozla öyle tatlı Damla'm.

9 Ekim 2007 Salı

BÜYÜK BULUŞMA

Lise arkadaşları olarak çocuklarımızla bir araya gelebilmemiz çok uzun sürdü, ama başardık. Çocuklarımız ve anneleri cumartesi günü Selin’in evinde en sonunda toplandık ve aylar süren mücadele böylece sona erdi. Eda'da Doğa ve emre, Selin'de Defne ve Kuzey, Mısra'da Arda. Öğle güzel bir toplantı oldu ki... Çocukların yaş farkları var. Ama bu anlaşmalarına engel değil. Hepsi bir aradaydı. Bizim küçük Arda bile ilgiyle bakıp durdu çevresine. Diğer çocuklar Arda yürüsün, oynasın istediler. Birkaç ay sonra Arda'da katılacak aralarına.




Üç anne ve beş çocukla çok şenlikli bir gündü ve benim Arda’m grubun en ufağı ünvanını Kuzey beye kaptırmıştı. Fotoğraflarda Kuzey yok, çünkü henüz çok ufak ve üzerine flaş patlatmak istemedim. Ama az da olsa arka planda varlığı hissedilebiliyor.





Arda’m büyüyor. Doktor iyi gidiyor dedi. Sabah kahvaltılarına başladık. Öğlen çorbaya, akşamüstü yoğurt ve meyveye devam. Artık akşamları da çorba içiyor.


Damla’dan bizim eve eşya akışı son sürat devam ediyor. Bu hafta da mama sandalyesi ve pembe bisiklete el koyduk. Emeklemeyi henüz başaramamış Arda bisiklete biniyor.

5 Ekim 2007 Cuma

KRAL VE PRENS

Ardam

Sayfanın en üstünde bundan böyle Arda slide'ları dönecek. Arada sırada tasarımı ve fotoğrafları değiştirmeyi planlıyorum.

İyi seyirler

1 Ekim 2007 Pazartesi

Bige'nin Yaşgünü

Haftasonundan haberler:

Bige'nin geçmiş yaşgününü kutladık. Bige teyze 30 yaşında olmuş. İyi ki doğmuş :)

Arda meyvesuyu, yoğurt ve sebze çorbasının keyfini çıkarıyor. Çok seviyoruz onu ve yemek yiyişini... Tatlımız o bizim...

Cumartesi günü hava aldıktan sonra kendi tarihinde ilk kez yerde kendi kendine uyudu. Çok şaşırdık!.. Kimse uyanmasın diye çıtını bile çıkarmadı ve hiç yerinden oynatmadık Arda'yı. Onu uyutmanın ne kadar zor olduğunu düşündükçe cennet gibi geldi bize bu olay.


Arda'nın sevimli son halide video olarak karşınızda. Keyfini çıkarın. Oğlumuz büyüyor :)





28 Eylül 2007 Cuma

Beyaz Gömlek

Hayatımız aynen devam ediyor. Arda büyüyor, değişik sesler çıkarıyor, kendince emekliyor. Ancak bu aralar en anlatılmaya değer olay, dün akşam eve gittiğimde gördüğüm manzaraydı.
Küçük beyi Serpil teyzesi yürüyüşe çıkarırken bir giydirmiş ki, bakmaya doyum olmuyor.

Büyük Habibe Teyzenin hediye ettiği gömlek görünümlü bebek body'si (her erkek bebek annesine bir yerlerden bulup şiddetle satın almasını tavsiye ederim) ve jean pantalonu ile Arda "küçük adam" olmuştu. Tabi hemen göbeğe, gıdıya dalış yaptık. Kendileri de tükürükleriyle yanıt verdiler bize. Yakında kendilerinin Yeşilköy'e piyasaya çıkmasını bekliyoruz. İşte Arda hazretleri :)




24 Eylül 2007 Pazartesi

Yaz Bitti

Arda'nın ve bizim 2007 yaz tatilimiz hızlı ve güzel geçti. Yazılacak yazı ve blog'a eklenecek resimler o kadar çok ki... Resimleri seçerken bile yoruldum.

Arda İLK kez denize girdi. Aslında zaten o kadar az şey yapabiliyor ki, yaptığı herşey İLK oluyor. Bu İLK sendromunu atlatabilemize daha çok var gibi görünüyor.

Arda ve Damla iyiden iyiye kardeş gibi oldular. Damla'nın ağzından Arda isminden başka birşey duyulmuyor; Arda da Damla'dan gözlerini alamıyor.











Bige teyzesi Arda'ya kırmızı bir mayo aldı. Zaman zaman mayo ile, zaman zaman da çıplak denize giren Arda'nın keyfine diyecek yoktu tatilde. Biraz daha büyüdü Arda. Boyu uzadı. Güneşten azıcık saçlarının rengi açıldı. Bir de uykusu düzene girerse bizim ailden mutlusu olmayacak. Resimde uyuyormuşuz gibi duruyor; ama sakın inanmayın.



Arda 20 dakika uyuyup, saatlerce uyumuş ve dinlenmişcesine uyanabiliyor. Bu yüzden anne olarak ben, onun uyuduğu her dakikayı uyuyarak değerlendirmeye çalışıyorum.






Gelelim kaldığımız yere. Denizatı Tatilköyü Gümüldür'de harika bir tatil yeri. Yeşillikler içinde, orman kokusu, çiçekler, masmavi ve pırıl pırıl bir deniz. İnsanın geri dönesei gelmiyor. Hele bir aşçıbaşı vardı ki, yemeklerini yemeye doyamadık. Çeşit bol, ama bir o kadar lezzetliydi. Hele tatlılar... Bol bol beslendik ve çocukların peşinden koştuk. Tam bir dinlenme tatili diyemeyiz bu tatilimiz için. Ama deniz ve güneş hepimize iyi geldi.




Ve işte Damla. O benim aşkım, bir tanem, güzelim, tatlım... Fotoğraf makinesi elimde görünce ya poz veriyor, ya da elimden alıp kullanmak istiyor kendince. İşte pozlardan bazıları. Gerçekten küçük bir manken O. Küçük bir not: Damla'nın babası Cengiz'in yani sevgili "enişte"nin askerden dönmesine yanılmıyorsam 45 gün kadar var. Seni özledik enişte!





Gelelim tatildeki diğer önemli aktivitelere. Efes/Selçuk çok yakın olduğu için Cuma günü kültür turizmine giriştik. Biraz hayal kırıklığı oldu bizim için.Daha etkileyici bir ortam bekliyordum kendi adıma. Ama derme çatma sütunlar, betonla birbirine yapıştırılmış taşlarla sözde restore edilmiş çeşmeler vs. Tarihimize sahip çıkmıyoruz vızıltıları yapmayacağım ama berbat işler çıkartıyoruz ve çok özensiz çalışıyoruz. Yine de bizim aile Efes'te mutluydu...


Diğer önemli aktivitemiz ise Gümüldür dönüşü Selda-Ergenç-Alaz ailesine uğramamız oldu. İyiki uğrayabildik. Alaz ve Arda tanıştılar. Henüz birbirlerinden haberdar değiller, ama belki ilerde arkadaş olabilirler. Hızlı, bol konuşmalı, biraz gürültülü, bol çocuklu birtoplantıydı. Kısa da olsa çok iyi vakit geçirdik.