Daisypath Happy Birthday tickers

31 Aralık 2008 Çarşamba

25 Aralık 2008 Perşembe

Kankacığımın bebişi

Kankacım,



Bebişini de, seni de çok seviyorum. Görüşemesek de gönüller bir olsun yeter :)


İşte Kankacığımın kızı Defne Bebek...


















16 Aralık 2008 Salı

Yeni tulum

Cengiz enişte Ardişkomuza yeni bir tulum hediye etti. Tulum içinde iyice bebek oldu benim oğluşum.

3 Aralık 2008 Çarşamba

Arda Show

Aşkımla akşamki oyun halimiz aşağıda...
Kovanın içine saklanıp dışarı fırlaması büyük eğklenceydi. İşte o dakikalar :)



1 Aralık 2008 Pazartesi

Haftasonu

Bizim çocuklarımız büyüdüler de artık Bağdat Caddesinde iki kardeş elele dolaşır oldular :)

Cumartesi gecesi annaneye geçtik. Arda ve Damla birbirlerini çok özlemişler. Arada ağlamalar olsa da birlikte oyun oynadılar, bebek arabasında birbirlerini gezdirdiler. Gece güzel geçti. Ertesi gün de Bağdat caddesinde elele dolaştılar. Bu iki büdüyü görenler bayıldı tabi ama en çok biz bayıldık elbette.

Ayrıca haftasonu Batu bebeği, Böcüğü, Pınar'ı, Hakan'ı ve diğer Pınar'ı da gördük. Hatta Asya, Tuğba ve İbrahimle de buluştuk. Bol bebişli bir haftasonuydu ve harikaydı bizim için.

Her haftamızın böyle geçmesi dileğiyle...


26 Kasım 2008 Çarşamba

Didemlere gittik

Cumartesi günü aylık klasik kabul günümüz için Didemlerde buluştuk :) Arda ve Berk olunca samanlık seyran oluyor. İkisinin birbirine bakışı, kollayışı, oyunları, görülmeye değer. Ardişko Damla'nın üzerinde yarattığı baskı sonucu tüm çocuklara çok mesafeli. Berk de bir o kadar tatlı, sıcak ve sevecen.

Tüm çocuklarımız bayılıyoruz :)

Funda ve Ertanlardayız :)

30 Ekim 2008 Perşembe

Yaşasın, Bloglar Geri Döndü

Kaç gündür karalar bağlamıştık ne olacak bizim blogların hali diye. Onca emek, vakit, bir anda uçup gidiyor mu diye düşünüyorduk ki yaptıkları hatadan neyse ki geri döndüler ve bloglarımızı açtılar. Elbette biliyoruz, her an kapatabilirler... Bıkıyor, boğuluyor insan sansürden, kısıtlamadan ve herşeyden. Zaten hayat zor. Bir de bu abuklukları çekmek istemiyoruz...


Ardam haricinde hayat çekilir değil, bu yüzden hızla oğlumla ilgili gelişmeleri yazmak istiyorum:

1- Sabah Damla'nın fotoğrafını gördüğünde DADA dedi :)

2- İki gün önce sabah kahvaltı hazırlarken zeytinleri görüp ZEYTİN dedi :)

3- Dün teyzesine TEYTE dedi :)

4- Hala ANNE demiyor :(

Frankfurt'a gidip de 8 gün ayrı kalınca Arda'nın hasretinden çıldırdım. Onsuz olmak istemiyorum. Akşamları eve gidip de gözlerindeki ışıltıyı görmenin keyfi hiçbir şeye değişilmez...

SEVİYORUM OĞLUMU :)

7 Ekim 2008 Salı

Tatildeki diğer etkinlikler

Tatil uzun olunca etkinlik fazla oluyor tabi...
Bir gün Defne-Çağla-Adnan ailesini ziyarete gittik. Orada tatlı Zeynep ile karşılaştık. Ay ne güzel olmuş Zeynep. Maaşallah ona...

Sonra başka bir gün Suat-Sezen-Mecit ailesiyle buluştuk. Babalar ve oğulları oyun alanında çok eğlendiler. İşte kanıtı...

Posted by Picasa

Mangal keyfi

Bayramın ilk günü tüm ziyaretleri gerçekleştirip ikinici gün kendimizi açık havaya attık. Akbaba'ya gidip mangal keyfi yapacağız diye yedim bitirdim herkesi. Neyseki gidebildik de dırdırlarım fazla devam etmedi.

Yeşil alan ve temiz hava Ardişkomuza yaradı hemen, mışıl mışıl uyudu açık havada. Sonra da besledik bir güzel oğlumuzu. Aşkam da keyfi yerindeydi.

Keşke Damlişko da yanımızda olsaydı...

Posted by Picasa

Bayram tatili

Bu tatil hem vücudumuza hem ruhumuza çoook iyi geldi. Şune hemen belirtlemeliyim; Arda ve Damla'yı tatil boyunca bol bol yedik, bitirdik.

İkisinin de tatlılığına diyecek yoktu.


Posted by Picasa

25 Eylül 2008 Perşembe

Tatlı tatil


Geçtiğimiz hafta kalan iznimden 1 hafta kullanarak Arda ile vakit geçirdim. Ne kadar harika bir haftaydı bir bilseniz. Oğlumla 8 gün boyunca geceleri dahil dip dibeydik.

IKEA'ya gittik dede ve babaanneyle. Hem de iki kez. Arda'cım gezdi kudurdu etrafta.

Kankacığımın bebeşi oldu :)

Kankacığım Çağla ve Adnan'ın bebişleri dünyaya geldi: Defne hanım.
En sevdiğim isim bu isim. Kızım olsa bu ismi kullanırdım :)
Analı babalı büyüsün. Şimdiden çok sevdik biz Defne'yi.

Kankacım seni de bol bol öpüyorum buradan...

8 Eylül 2008 Pazartesi

Kahvaltı

Arda beye babaannesinin evine rahat yemek yesin diye IKEA'dan mama sandalyesi aldık. Sabah bana bir mail geldi. Bir baktım ki benim ki otumuş sandalyesinde kahvaltı ediyor. Yerim ben onun tatlılığını ve güzelliğini. Allah oğlumuzu nazarlardan saklasın...

Haftasonu doktora gittik, rutin kontrol. Büyümüş oğlumuz. Aşı olunca biraz ağladı. Sarıldım sıkı sıkı ben de ona. Annane ve dedeyi görünce heyecanlandı, oynadı bolbol.

Bir de bu görüşmelerinde Damla ile daha iyiydi. Burnuna bip yaptı, yanına yaklaşabildi :) değişmiş ve gelişmiş gibi geldi sanki Arda bana.



Posted by Picasa

3 Eylül 2008 Çarşamba

Kivahan ve Boyut grubu

Cumartesi günkü kabul günümüzün ardından hızlı bir programla (bu sefer çocuksuz olarak) Galata'ya iftar yemeğine gittik. Galata 10 sene öncesine göre çok değişmiş. Biraz daha düzgündü de denebilir. Gittiğimiz restoranın ismi Kivahan'dı. Buradan Kivahan'ı herkese tavsiye etmek istiyorum. Yemeklerin tümü birbirinden lezzetliydi. Mönü oldukça zengindi. Tamamen yöresel Anadolu mutfağı olan iftar mönüsü sonrasında çay keyfi bile yaptık. Ve tüm bu lezzetli yiyeceklere kişi başı 25 YTL ödedik (hafif reklam kokusu alıyorum :) ) http://www.galatakivahan.com/ adresinden restoranı da inceleyebilirsiniz.

İşte dün geceden mutluluğumuzu gösteren fotoğraf kareleri...


Posted by Picasa

2 Eylül 2008 Salı

Zeynep'in resimleri

Berkoş'un Zeynep'i de cumartesi günkü kabul günümüzü sitesine eklemiş. Resimler çok güzeldi. Bizim siteye eklemeden yapamadım :)
Posted by Picasa

Keyifci Arda :)

Posted by Picasa

Cumartesi gezmesi

Cumartesi günü Ferda hanımdaydık. Arda, Berk ve Derin de annelerinin yanında kabul gününe katıldılar. Üç bıdık öyle tatlıydı ki! Çocuklardan ne yediğimizi anlamadık desen yeridir; neyseki bir ara Bige geldi de ben de birşeyler atıştırdım ve hatta abartarak tramisudan iki koca dilim yedim.

Bir sonraki kabul günü bende. Ne yemek yapacağım bilmiyorum. Kesin rezil olacağım, bari annemlerden yardım alayım :)



19 Ağustos 2008 Salı

Deniz ve Arda

Damla'yı özledik ve koşarak Ören'e gittik haftasonunda. Neyseki iki hafta sonra İstanbul'a dönecekler ve bu hasret bitecek!..

Kuthan babamız bu hafta Çerkezköy'de işe başlayacak. Fabrikanın yeri uzak ve babamız Arda ile ne yazık ki daha az vakit geçirecek. Bu bizi üzüyor haliyle. Ama herşey Arda'ya daha iyi bir gelecek sağlamak için... Bakalım becerebilecek miyiz?

Ardacım suya iyice alıştı. Suyu görünce atıyor kendini. Annanesi öyle güzel yüzdürüyor ki bizim oğlanı.

Anlatmadan geçemeyeceğim: Ardacım BabyTV'de otobüs şarkısını dinlemiş ve çok sevmiş. Çocukların şarkının klibinde yaptıkları dansı da kendi kendine ezberlemiş. Bir gün bir baktık, Arda kitabının sayfasında otobüsün resmini gösterip televizyondan öğrendiği dansı yapıyor. Önce anlamadık tabi ne yaptığını. Sonra TV'de şarkıyı gördük. "Ih Ih" diyip dansı yapınca saldırdık tabi Arda'ya :) Biz de başladık "otobüsün tekeri dönüyoor, dönüyorr" diye şarkıyı söylemeye. Aman bizimki bir dans ediyor sormayın. Aşkım artık iyice büyüdü de kendi kendine öğrenip bize gösteriyor.

Söyleyebildiği kelimeler: "baba, dede, teyze, mama, ditti, bitti, del, git, düttü, kaka". Repertuar genişliyor :):):)




Posted by Picasa

11 Ağustos 2008 Pazartesi

Filler, Goriller ve Arda

Aşkımla haftasonu İstinyepark'taydık, Rain Forest Cafe'ye gittik. Filler, goriller, timsah ve balıklar çok ilgisini çekti. Önce biraz dudak büker gibi oldu; çünkü yarım saatte bir fırtına çıkıyormuş. Yani ses ve ışık oyunlarıyla sanki Yağmur Ormanlarında fırtına hissi yaratmaya çalışıyorlar. Filler bağırıyor, kafalarını hareket ettiriyor. Bizimki ne olduğunu anlamaya çalışırken bir miktar korktu. Sonra baktı birşey yok, filleri sevmeye kalkıştı. Ardından gorillere gittik. Onlardan da biraz ürktü. Ne yapsın aşkım, ancak Baby TV'de görüyor bu hayvanları. Bundan sonraki ilk etkinliğimizde Darıca hayvanat bahçesine gitsek çok iyi olacak. Sadece bahçede kedi beslemekle olmuyor bu iş :)










6 Ağustos 2008 Çarşamba

Aramıza Yeni Katılanlar

Bu hafta çok sevdiğimiz arkadaşlarımızın bebekleri dünyaya geldiler:

Sezin + Ilgaz = Görkem
Funda + Ertan = Doruk

Ne tatlı olduklarına bakar mısınız! Analı babalı büyüsünler inşallah...

Gelelim bizim toromana:

- Kendi kendine yemek için ne çaba sarfediyor inanılmaz. Elinde çatal, üst baş yemek içinde, yemeğin yarısı suratında, yarısı midesinde.
- Neredeyse ilk defa oyun oynarken koltukta, hem de tek başına uyuyakalmış aşkım. Elinde uçağı. O uçak elinden hiç düşmüyor. Uğğğğ, uğğğğ yapa yapa uçuruyor hep. Bir de otomobilleri favori oyuncakları arasında. En çok onları sevip oynuyor.
Yeni numarası marketlerde çocuklu aileler için uygun olan alışveriş arabalarına binmek. Direksiyonu olan herşeye hasta oluyor oğlumuz. Bir kullanıyor arabayı, sanırsınız gerçekten otomobil kullanıyor :)
Bir de Ona yeni ayakkabılar ve sandaletler aldık. Henüz ayakkabı ya da sandaletin farkında değil tabiki, ama biz yakışıklımı giydirip sokağa çıkmaya bayılıyoruz. Büyük adam gibi oluyor bir anda. Saçlar taranıyor, temiz çoraplar, diz altı şort. Bir delikanlıdan ne farkı var ki benim aşkımın. Ferda teyzesinin t-shirt'ü de pek yakışmış bizimkine...
Akşamları birlikte yemek yiyiyoruz. Arda bizim yediklerimize meraklı. en çok armut ve karpuz seviyor. Bir de bu aralar ayran içmeye başladı. Sanırım rengi süte benziyor diye içmek istiyor. Çünkü bizimki süt delisi. Hem karpuz yiyor, hem de oturduğu yerden fotoğraf çeken babasına kur yapıyor. Alt dudağını nasıl büküyor bakar mısınız? Bu onun bize kur yapması aslında :) Gel beni öp diyor toromanım :)