Saçlar gitti ahhh!!!!! saçlar

Oğluşun saçlarını kestik haftasonu. İyice erkek oldu olmasına... Ama o bukleler var ya o bukleler... gitti o bukleler...

Bebek sıfatı gitti, iyice bir çocukluk geldi oğluma...

Ardam'a özel kek

Aşkım için kek yaptım, hem de IKEA'dan aldığım kek kalıplarıyla. At şeklindeki kalıba bayıldı. Aslında büyük boy olan kalıba değilde, resimde gördüğünüz küçük ebatlı kalıp öyle çok hoşuna gitti ki!

Üzerini de birlikte süsledik. Dr. Oetker'in nefis pasta süslemeleri çıkmış, tüplerde renkli renkli pasta şekerleri var. dileğiniz gibi süsleyebiliyorsunuz pasta ve keklerinizi (biraz reklam gibi oldu ama...)

Neyse Aşkım tabiki yine çok tatlıydı... Aşığım ona...

Yarışçım benim

Aşkım Arda artık otomobil hastası olarak tanılanabilir...

Iphone'da araba yarıştırıyor, sürekli CARS filmini izliyor, elinde minimum 2 otomobille dolaşıyor, ilerde Formula pilotu olur mu acaba diye umutlanıyoruz :)

İşte şoför Arda'dan enstantaneler...

Ardişkomuz büyüyor

Oğlumuz büyüyor.

Bu aralar günde 8 kez (minimum) CARS filmi yani Şimşek McQuenn izlemeye başladı. Tüm müziklerinde dans ediyor, hatta sözlerini ezberlemeye çalışıyor, Şimşek oyuncakları alınıyor, giysilerde Şimşek'li giysilere geçiş yaptık, anlayacağınız hayatımız Arda'nın deyişiyle "ŞİMŞEK GUİNN" oldu :)

Hatta "ŞİMŞEK GUİNN"i kimi zaman DUMAN KEDİ ile birlikte bir keyif izliyor ki...

İşte bu da DUMAN KEDİMİZ ve ARDAMIZ...

Defne hanımın yaşgünü

Kankacığımızn Defnesi 1 yaşında oldu.
Daha nice nice mutlu yıllara Defnemiz :)
Seni çok seviyoruz... İşte yaşgününden fotolar:

Eve dönüş

Oğlumla bir hafta daha tatil yaptık ve nihayet evimize döndük.
Evde olduğumuz için hepimiz çok mutlu ve huzurluyuz.
Uzun bir sürenin ardından çekirdek ailemiz yeniden bir arada...

Ardişkom artık konuşuyor. Bundan sonra blog'a daha fazla not yazmayı umut ediyorum.
Dün gece bana "Anne gerçekten çok uykun geldi. Bana dolu dolu süt yap" dedi. Tabi kendi ağır ve aksanlı konuşmasıyla...

Damla ile o kadar tatlılar ki... Arada bir atışsalar da onlar tam olarak iki kardeş gibiler :)

İşte son haftamızdan enstantaneler...

Hasret bitmek bilmiyor...

Oğlumun hasreti iyice bastı. Telefonda "annem annem" dedikçe içim eriyor.
Haftaya inşallah gideceğim yanına ve sonrada İstanbul'a döneceğiz birlikte.

Çok özledim onu çok...

Bana siparişleri süper tatlı: -kakkii (sakız), - mama, - botatalsu nının (portakal renkli araba oyunu :) ), - amblans nının (ambulans arabası) ...

Tüm dünyayı önüne serebilirim onun...

Arda Altınova'da

Temmuz başından beri Ardacık Altınova'da babaannesiyle birlikte. Elbette her haftasonu yanına gitmeye çalışıyoruz. Onu çok özlüyoruz. Tatlım büyüyor ve bir uzaktayız. Ama herşey onun iyiliği için. Bu İstanbul sıcağında bunalmasın diye yazlığa gönderdik.

Oğlumuz gözümüzde tütüyor tabi...

Resim yapıyor, daha fazla konuşuyor, sayı sayıyor...

Bana bu sabah yine "kaki" (sakız) siparişi verdi. Bir de dün bol bol denize atlamış onu anlattı: "Cıp, cıp cıp, su attiiiiiii" dedi :)
Tatlımız O bizim...

Boğaz ve İstanbul

İnsan İstanbulluyum ya da İstanbul'da yaşıyorum diyorsa ve Boğaz'ı haftada bir de olsa doya doya görmüyorsa İstanbulluyum dememeli...

Dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir güzellik. İnsanın aklını başından alan renkler, mavi, yeşil, turkuaz...
Ruhuma iyi geldi desem yalan olmaz hani. Pazar günü kuzen Alex gelince onu uzun süredir gitmediğimiz Otağtepe'ye götürelim dedik. İyi ki de gitmişiz. İçimiz açıldı. Şenlendik. Ne güzel bir yermiş hatırladık. Herkese tavsiye edilir. Kavacık sapağından çıkın ve Otağtepe tabelalarını takip edin. İkinci köprünün Asya ayağının Avrupa'ya geçerken sol tarafında kalıyor. Böyle bir manzara olamaz. Hele bir de hava ılık ve esintili ise keyfinize diyecek yok. Yiyin, için, insan oradan kalkıp gidemiyor.

Anlayacağınız Pazar günümüz de muhteşemdi....

Beril'in yaşgünü

Cumartesi sabahı süper bir doğumgününe davetliydik. Lamia ve Cihan'ın kızları Beril 2 yaşını bitirdi. Sabah öyle güzel bir kahvaltı ettik ki Beril'lerde...Çocuklar bol bol oyun oynadı. Ardam yine pek yüz vermedi etrafa. Ama biz kadın kadına ve çocuklarla çok iyi vakit geçirdik.

İyi ki doğmuşsun Beril... Daha nice mutlu yıllara...

Pazar günü Defne'nin yaşgünü

Pazar günümüz çok şenlikli geçti çünkü Defne'nin yaşgününe davetliydik. Tüm arkadaşlarımız çocuklarıyla birlikte harika vakit geçirdik. Piknik yaptık, top oynadık. Açık havaya çıkan çocuklar bol bol oyun oynadılar. Hepimizi oksijen çarptı haliyle. Ertesi gün bile uyku gözümüzden akıyordu.

İşte pazar günümüzden çeşitli kareler... İyi ki doğmuş Defne kız...

Annesi O'na salıncak aldı...

Aşkıma ve Damla ablasına salıncak aldık. Aşkım çok mutlu salıncağında sallanırken. Bu fotoğrafları annanenin balkonunda çektik. Hem sallanıyor, hem bahçeye bakıyordu yakışıklımız...
Eee tabi yaz geldi ve mümkün olduğunca çıplak dolaşıyor bizimki :)


Bir de yeni numaramız var: ona kadar sayabiliyor Ardacık. Ama nedense dört ya da beşten başlıyor. İşte Ardamız...

Potpori :)

Bu da ortaya karışık... Haftasonu ve Arda halleri...

Dedemle birlikte

Arda beyin dedesi ve babaannesi cuma gecesi düğüne gittiler. Dede ile öyle tatlılardı ki yanyana. Dede süper şık, bizimki kan ter içinde...

Haylazlıkta üstüme yok!! :)

Düz duvara tırmanır derler ya; işte bizimkisi bulaşık makinesine tırmanıyor, koltukların üzerinde bisiklete biniyor.
Haylazımız o bizim...

Ve Bir Düş Gerçek Oldu

1 Haziran 2009 Pazar'ı Pazartesi'ye bağlayan gece bir mucizeye şahit olduk: Ardamız ilk kez gece hiç uyanmadan kesintisiz bir uyku çekti ve tabi anne ve babasına da 2 yıl 3 ayın ardından ilke kez kesintisiz bir uyku yaşattı.

Artık Damla ablasıyla da arası çok iyi!

Parkta bol bol eğlendik

Cumartesi Babamızın yaşgünüydü...

haftasonumuz :)

Geçtiğimiz ay neler yaptık ?

Uzun süredir resim ekleyememişim, geri kalmışım herşeyden...
Neler yaptığımızı hızlı hızlı anlatacağım şimdi...

Geçen ay bir haftalığına Kerem amca geldi. Ardacık Kerem amcadan gelen helikoptere bayıldı. Artık ne zaman "Kerem ne getirdi?" diye sorsak helikopter pervanesi gibi elini havada çeviriyor :)

Ozanlarla sabah kahvaltısı

Pazar sabahı Ozanlarla buluştuk ve Koşuyolu'ndsaki Biber kafede kahvaltı yaptık. Ardam gönüllerimizi fethetti. Parka gidip kudurdu. Kırmızı yanaklarla geri döndü.

İşte kahvaltımızdan enstantaneler...